SEDAT PALUT
Günümüz Yunan edebiyatının öne çıkan yazarlarından Dimitris Sotakis’in ‘Yarım Kalp’ romanı Delidolu Yayınları tarafından Fulya Aktüre’nin çevirisiyle Türkçeye aktarıldı. Romanında gerçekte kim olduğunu itiraf etmeye en ufak cesareti olmayan ‘iyi niyetli’ bir adamın portresini çizen yazar okurlarını post-modern bir ‘kötü ikiz’ hikâyesiyle şaşırtıyor. Türk okuyucuların ‘Soluğun Mucizesi’, ‘Romanyalıyı Yiyen Adam’, ‘Büyük Hizmetkar’ ve ‘Bir Süpermarketin Hikayesi’ kitaplarıyla tanıdığı Sotakis ile KARAR okurları için yeni romanı ‘Yarım Kalp’i konuştuk.
Sayın Sotakis, ‘Yarım Kalp’ romanınızın arka kapağında sizin için ‘Yunan Tuhaf Dalgası’nın edebi temsilcisi’ ifadesi kullanılmış. Sinemaya dair bu ifadeyi duymuştuk ama Yunanistan’daki bu dalganın edebiyatta neye karşılık geldiğini anlatabilir misiniz?
Pratikte böyle bir dalga yok. Sadece birkaç yazarın çoğunluktan sapması, gerçekçi olmayan konular hakkında yazmayı seçmesi, gerçekliği tanımlamak için kurgusal unsurlar kullanması, Yunan yazarların genel olarak yapmadığı bir şey. Çevirmen bir yazar olduğum için bu ‘başlık’ -sıradan bir yazar olmadığım için- esas olarak yaptığım işin tanımı olarak bana uygun gelebilir. Edebiyatın çok yalnızlık içeren bir yolculuk olduğunu düşünüyorum, herkes öne çıkmak ve kendi lezzetini vermek için çaba harcıyor.
Romanda kahramanımız ilk gençlik yıllarında resim yapmaya tutkuyla bağlanmış birisi. Ardından bu tutkusundan vazgeçiyor fakat kendisine benzer birisini görünce bu tutku yeniden ortaya çıkıyor. Bu tutkusunu neden bir insan üzerinden tanımlıyor, değerlendiriyor?
Muhtemelen diğer kişi yine o olduğu için ya da en azından kendisinin olmasını istediği versiyonu olduğu için. Kahramanım cesur bir adam değil, sevmeseniz bile, sizi rahatsız etse bile, kaderini değiştirmeye çalışmadan kabullenmenin toplumsal hastalığından muzdarip. Hayatını geri aldığı ‘öteki’ kişi aracılığıyla, hayatının ve hayallerinin bitmediğini, bu fikrin pek de sıcak olmadığı bir ortamda bile hâlâ onların peşinden koşabildiğini fark ediyor. Sanırım bu kitabı hayal ettiklerini asla gerçekleştiremeyen, zevkli olmayan bir hayata razı olan bu insanlar hakkında yazdım. Asla geç olmadığını, istediklerimizi yapmak için her zaman vakit olduğunu söylemek istedim. Yani eğer vazgeçmişsek, bu her zaman başkalarının hatası değil, bizimdir.
‘Soluğun Mucizesi’ romanıyla Atina Edebiyat Ödülü’nü kazanan Sotakis’in eserleri Fransızca, Türkçe, Sırpça, Felemenkçe, İtalyanca, Danca, Arapça, Çince’ye aktarıldı.
‘Soluğun Mucizesi’ romanıyla Atina Edebiyat Ödülü’nü kazanan Sotakis’in eserleri Fransızca, Türkçe, Sırpça, Felemenkçe, İtalyanca, Danca, Arapça, Çince’ye aktarıldı.