Dünyanın ilk kadın deri profesörü olan ve deri teknolojileri alanında uzmanlığıyla tanınan Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Deri Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Eser Eke Bayramoğlu, mühendislik ile sanatı bir araya getiren özgün çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Prof. Dr. Bayramoğlu, hem akademik hem uygulamalı araştırmalarında derinin yapısal özelliklerini incelerken, estetik ve tasarıma yönelik yaklaşımlarıyla sektöre yeni bir soluk getiriyor. Prof. Dr. Bayramoğlu’nun verdiği Saraciye Ürünleri Üretim Uygulamaları ve Deri El Sanatları dersleri kapsamında öğrencilere; deri tasarımlı cüzdan, çanta, bileklik, takı gibi objelerin tasarımları yaptırılıyor. Ayrıca Parşömen Üretim Teknolojisi dersinde geleneksel ve modern yöntemlerle parşömen üretimi öğretiliyor.
Prof. Dr. Bayramoğlu, öğrencilerini geleneksel üretim yapan ustalarla buluşturduğu teknik geziler ve saha çalışmalarıyla da onların kültürel ve mesleki bakış açılarını zenginleştiriyor. Prof. Dr. Elif Eser Eke Bayramoğlu’nun projeleri, geleneksel deri işçiliğini modern mühendislik yöntemleriyle harmanlayarak hem dayanıklılığı hem de görsel zenginliği ön plana çıkarıyor. Deri sanatını bilimsel bir bakış açısıyla ele alan akademisyen, özellikle sürdürülebilir malzeme kullanımı ve yenilikçi yüzey uygulamaları konularında yaptığı çalışmalarla öne çıkıyor. Prof. Dr. Bayramoğlu’nun liderliğindeki projeler, genç araştırmacılara da ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Sanat ve bilimin el ele verdiği bu yaklaşım, dericilik sektöründe yaratıcı çözümlere zemin hazırlıyor.
“Gençlere bilim ve sanatı sevdiren çalışmalar”
Prof. Dr. Elif Eser Eke Bayramoğlu, yalnızca akademik çalışmalarıyla değil, gençlere ilham veren yaklaşımıyla da öne çıkıyor. Atölye çalışmaları, seminerler ve TÜBİTAK destekli projeler aracılığıyla öğrencileri sanatsal düşünmeye ve mühendislik bakış açısıyla üretmeye teşvik ediyor. Prof. Dr. Bayramoğlu, deriyi bir ifade aracı olarak sunarken, teknik bilginin yaratıcı tasarımlarla nasıl buluşabileceğini gösteriyor. Prof. Dr. Bayramoğlu’nun rehberliğinde yetişen gençler, sadece meslek sahibi olmuyor; aynı zamanda kültürel mirasa sahip çıkan, estetik değerlere duyarlı ve yenilikçi bireyler olarak yetişiyor. Bu sayede mühendislik ve sanat, gelecek nesiller için birer tutkuya dönüşüyor.