Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Eski BM Filistin Özel Raportörü Falk: “Uluslararası toplum, Filistinlilerin soykırım çilesi boyunca felç oldu”

– “İkinci Dünya Savaşı’nın kazananları, kendilerini hesap verebilirlikten muaf tutan bir sistem tasarladı ve Gazze deneyimi bu zayıflığı ortaya koydu”

- "İkinci Dünya Savaşı'nın kazananları, kendilerini hesap verebilirlikten muaf tutan

İSTANBUL (AA) – MUHAMMET TARHAN/IRMAK AKCAN – Eski Birleşmiş Milletler (BM) İşgal Altındaki Filistin’de İnsan Hakları Özel Raportörü ve Princeton Üniversitesinden emekli uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Richard Falk, örgütlü uluslararası toplumun Filistinlilere uygulanan soykırım karşısında felç olduğunu belirtti.

İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere kurulan “Gazze Mahkemesi”nin başkanlığını da üstlenen Falk, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesince “Çatışma Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla ikincisi düzenlenen Uluslararası Hukuk Konferansı 2025’te (BILC 2025) AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Geçen yıl yapılan konferansta Gazze’de yaşananların uluslararası hukukun önemini nasıl zayıflattığının tartışıldığını dile getiren Falk, bu yıl ise çatışma sonrası durumlarda adaletin nasıl sağlanacağı ve çatışma sırasında meydana gelen uluslararası hukuk ihlallerinin değerlendirildiğini ifade etti.

Falk, konferansta toplumun nasıl yeniden inşa edileceği üzerinde durulduğunu belirterek, bu tartışmaların İsrail’e ve Gazze ile bölgedeki davranışlarıyla suç ortağı olan hükümetlere tazminat ödeme yükümlülüğü getireceğini, aynı zamanda dikkatleri faillere, hükümet yetkililerine çekeceğini söyledi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi uluslararası ceza mekanizmalarının adaleti kendi başlarına yerine getiremeyeceğini vurgulayan Falk, “Öte yandan, sivil toplumda olanları, 30 yıl önceki apartheid karşıtı harekette çok etkili olan türden dayanışma girişimlerini meşrulaştırabilirler.” dedi.

– Çoğu kişi hesap verebilirliğin yalnızca zayıflara uygulandığını dile getiriyor

Filistinlilerin temel hakları için verdiği mücadeleye şiddet içermeyen dayanışma göstermenin önemine dikkati çeken Falk, bu dayanışmanın çok önemli bir katkı olduğunu söyledi.

Falk, çoğu kişinin “uluslararası hukukun uygulanmadığını ve hesap verebilirliğin yalnızca zayıflara uygulandığını, güçlüler için ise geçerli olmadığını” dile getirdiğini, ancak bu tür dayanışma yollarının çoğunlukla göz ardı edildiğini belirtti.

Profesör Falk, “Hikayenin bir kısmı da hukukun meşruiyete olan katkısıdır ve bu özellikle böyle bir durumda önemli. Çünkü örgütlü uluslararası toplum, Filistinlilerin tüm bu soykırım çilesi boyunca felç olmuştur ve meşruiyet, yetkiyi hükümetlerden ziyade insanlara verir ve hukuk uygulanmasa bile bu meşrulaştırıcı etkiye katkıda bulunur.” ifadesini kullandı.

– “BM’nin 5 daimi üyesinin veto hakkı, uluslararası hukukun en önemli başarısızlıklarından”

BM’nin 5 daimi üyesinin veto hakkını “uluslararası hukukun en önemli başarısızlıklarından biri” olarak nitelendiren Falk, “İkinci Dünya Savaşı’nın kazananları, kendilerini hesap verebilirlikten muaf tutan bir sistem tasarladı ve Gazze deneyimi bu zayıflığı ortaya koydu.” dedi.

Falk, Gazze’de yaşananların bu durumu ortaya çıkardığını yineleyerek, bu farkındalığın “suç ortaklığı ve hesap verilebilirlik” arasındaki uygulama boşluğunu kapatmasını umduğunu söyledi.

Uluslararası hukukun daha etkili kullanılması ve çifte standartların ortadan kalkması için sivil toplumun daha çok faaliyet göstermesi gerektiğini vurgulayan Falk, bunun hükümetlerin soykırıma tepki vermeleri ve ABD’nin veto hakkını kullanmaktan kaçınması için baskı yaratacağını dile getirdi.

– “Milliyetçilik militarizmi yendi”

Falk, sivil toplumun kendi dayanışma kampanyalarını başlatmasının önemine dikkati çekerek, “Silah ambargosu, vergi reddi ve bu tür girişimler, bu tür çatışmaların sonucunun silahlardan ziyade dünya halklarının ne yaptığına bağlı olduğunu göstermektedir.” diye konuştu.

Bu faaliyetlerin işe yaradığına dair geçmişten örnek veren Falk, Vietnam Savaşı’nda, ABD’nin savaşı kaybetmesinin sebebinin Vietnamlıların direnişlerinde ısrar etmeleri ve özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’daki insanların savaş karşıtı hareketlere katılarak hükümetlere politikalarını değiştirmeleri için baskı yapmaları olduğunun altını çizdi.

Falk, “Milliyetçilik militarizmi yendi. İşte bu, Batı’nın henüz öğrenmediği bir ders ve gelecek için çok önemli. Askeri tahakküm, sömürgecilik döneminde sahip olduğu etkiye sahip değil ve bu, büyük bir yıkım yapabileceğiniz ve görünüşte savaş alanına hakim olabileceğiniz anlamına geliyor. Ancak yine de mağdur toplum sonunda siyasi olarak galip gelecektir.” değerlendirmesinde bulundu.