1921
Kвnunusani 28
Karadeniz
Burjuvazi
Biz
Onbeş kasap зengelinde sallanan
Onbeş kesik baş
Onbeş arkadaş
Yoldaş
Bunların sen isimlerini aklında tutma
Fakat
28 Kвnunusaniyi unutma!
Nazım Hikmet Siyasi tarihimizin suikastlarından ilki ve belki de en büyüğü Trabzon’da işlenmişti. Öldürülenler Türkiye Komünist Fırkası’nın kurucularından on beşiydi. Partinin önde gelen ismi (Giresun 1883 doğumlu) Mustafa Suphi İstanbul’da hukuk okumuş, Sorbon Siyasal Bilimler’den lisansüstü diplomasi almış, Fransız sosyalist partisinin ünlü ismi (emperyalist 1. Dünya Savaşı’na karşı çıktığı için öldürülecek olan) Jean Jaures’le tanışmıştı. Ülkeye dönünce gazetecilik ve öğretmenlik yapar. İttihatçıların aleyhine dönünce Sinop Kalesine “nefyedilir.” 1914’te Kaleden kaçıp Sivastopol’e geçer. Osmanlı-Rusya savaşı nedeniyle Türk olduğu için Kazan Türkleri arasına gönderilir, Bolşevikleri tanır. 1917’den sonra Müslüman Türkler arasında siyasi çalışmalar yapar. Bu dönemde Ankara Hükümeti-Mustafa Kemal ile Sovyetler Birliği-Lenin-Stalin arasındaki ilişkiler gelişir. Yine aynı dönemde M. Kemal tarafından örgütlenen resmi Türk Komünist Fırkası da Bakü’de örgütlenmektedir. Mustafa Suphi ise 1-7 Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü’de düzenlenen Doğu Halkları Kurultayı sırasında gerek sahte TKP ekibini gerekse de Enver Paşa’yı tasfiye eder. (Enver Paşa, Eylül Bakü’de yapılan 1. Doğu Halkları Kurultayı’na delege olarak katılmış ve büyük ilgi görmüştü. Keza Mustafa Kemal eliyle kurulan sahte TKP delegeleri de kurultaya katılmıştı.) 10 Eylül 1920 günü İstanbul ve Ankara merkezli örgütlenen Şefik Hüsnü’nün “Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi” ile “Türkiye Halk İştirakuyun Fırkası” ve Rusya topraklarındaki Türkiyeli solcularla Bakü’de toplanan Kongre’de parti kurulur. M. Suphi, Ethem Nejat ve arkadaşları Komintern’in uyarılarına rağmen Anadolu’ya gitmek isterler. Heyet 28 Aralık’ta Kars’a gelir. Teşkilat-ı Mahsusa (MAH) her uğradıkları şehirde İslami inançları kışkırtarak karşı gösteriler düzenler. Erzurum’a ulaştıklarında daha geniş çaplı olaylar organize edilince Trabzon’a gitmek isterler. 16 kişi olarak Trabzon’a gelirler. Trabzon’da da benzer olayların yaşanması üzerine Sovyet Konsolosu, vali ile iletişime geçmiş ve Mustafa Suphi ile yoldaşlarının Bakü’ye gönderilmesini talep etmişti. Bunun üzerine Suphi ve yoldaşları kente sokulmadan doğruca limana götürülürler, “Batum’a gönderilecekleri” söylenir. Bu işi yapmakla görevli olanlar kayıkçılar kâhyası Yahya ve çetesidir. Yahya heyettekilerin silahlarını, para, saat ve diğer kıymetli eşyalarını alır, Mustafa Suphi’nin eşi Maria Suphi’yi alıkoyar, 15 kişi bir tekneye bindirilirler. Karadenizli olan Suphi teknenin ahşap aksamlı olduğunu (uzun yol teknesi olmadığını) görünce, başlarına gelecekleri anlar, karşı koymaya kalkarlarsa da, Yahya’nın haydutları baskın gelir. Tekne denize açılır, katiller arkadan başka bir tekneyle yetişerek hepsini kurşunlayıp, süngüleyip sulara atarlar. Katliam 1921 yılı Ocak (Kânunisani) 28’i 29’a bağlayan gece vuku bulmuştur. Ankara hükümeti olayı deniz kazası diye açıklar. Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, 28-29 Ocak 1921’de bir kez öldürüldü ancak kayıkçılar kethüdası Yahya Kâhya’nın esir aldığı Maria Suphi ise iki buçuk yıl boyunca işkencelerle, aşağılanmalarla ve tecavüzlerle yüzlerce kez öldürüldü. Maria Suphi yoldaşları öldürüldükten sonra yaklaşık 2,5 sene kadar yaşadı. Bu süreçte erkek egemenliğinin en acımazsız şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Aslında ona yapılanlarla düzene baş kaldırmak isteyenlere, iğrenç cinsiyetçi bakış açılarıyla “kadınlarınızı da işte böyle yaparız” mesajı verildi.
Kвnunusani 28
Karadeniz
Burjuvazi
Biz
Onbeş kasap зengelinde sallanan
Onbeş kesik baş
Onbeş arkadaş
Yoldaş
Bunların sen isimlerini aklında tutma
Fakat
28 Kвnunusaniyi unutma!
Nazım Hikmet Siyasi tarihimizin suikastlarından ilki ve belki de en büyüğü Trabzon’da işlenmişti. Öldürülenler Türkiye Komünist Fırkası’nın kurucularından on beşiydi. Partinin önde gelen ismi (Giresun 1883 doğumlu) Mustafa Suphi İstanbul’da hukuk okumuş, Sorbon Siyasal Bilimler’den lisansüstü diplomasi almış, Fransız sosyalist partisinin ünlü ismi (emperyalist 1. Dünya Savaşı’na karşı çıktığı için öldürülecek olan) Jean Jaures’le tanışmıştı. Ülkeye dönünce gazetecilik ve öğretmenlik yapar. İttihatçıların aleyhine dönünce Sinop Kalesine “nefyedilir.” 1914’te Kaleden kaçıp Sivastopol’e geçer. Osmanlı-Rusya savaşı nedeniyle Türk olduğu için Kazan Türkleri arasına gönderilir, Bolşevikleri tanır. 1917’den sonra Müslüman Türkler arasında siyasi çalışmalar yapar. Bu dönemde Ankara Hükümeti-Mustafa Kemal ile Sovyetler Birliği-Lenin-Stalin arasındaki ilişkiler gelişir. Yine aynı dönemde M. Kemal tarafından örgütlenen resmi Türk Komünist Fırkası da Bakü’de örgütlenmektedir. Mustafa Suphi ise 1-7 Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü’de düzenlenen Doğu Halkları Kurultayı sırasında gerek sahte TKP ekibini gerekse de Enver Paşa’yı tasfiye eder. (Enver Paşa, Eylül Bakü’de yapılan 1. Doğu Halkları Kurultayı’na delege olarak katılmış ve büyük ilgi görmüştü. Keza Mustafa Kemal eliyle kurulan sahte TKP delegeleri de kurultaya katılmıştı.) 10 Eylül 1920 günü İstanbul ve Ankara merkezli örgütlenen Şefik Hüsnü’nün “Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi” ile “Türkiye Halk İştirakuyun Fırkası” ve Rusya topraklarındaki Türkiyeli solcularla Bakü’de toplanan Kongre’de parti kurulur. M. Suphi, Ethem Nejat ve arkadaşları Komintern’in uyarılarına rağmen Anadolu’ya gitmek isterler. Heyet 28 Aralık’ta Kars’a gelir. Teşkilat-ı Mahsusa (MAH) her uğradıkları şehirde İslami inançları kışkırtarak karşı gösteriler düzenler. Erzurum’a ulaştıklarında daha geniş çaplı olaylar organize edilince Trabzon’a gitmek isterler. 16 kişi olarak Trabzon’a gelirler. Trabzon’da da benzer olayların yaşanması üzerine Sovyet Konsolosu, vali ile iletişime geçmiş ve Mustafa Suphi ile yoldaşlarının Bakü’ye gönderilmesini talep etmişti. Bunun üzerine Suphi ve yoldaşları kente sokulmadan doğruca limana götürülürler, “Batum’a gönderilecekleri” söylenir. Bu işi yapmakla görevli olanlar kayıkçılar kâhyası Yahya ve çetesidir. Yahya heyettekilerin silahlarını, para, saat ve diğer kıymetli eşyalarını alır, Mustafa Suphi’nin eşi Maria Suphi’yi alıkoyar, 15 kişi bir tekneye bindirilirler. Karadenizli olan Suphi teknenin ahşap aksamlı olduğunu (uzun yol teknesi olmadığını) görünce, başlarına gelecekleri anlar, karşı koymaya kalkarlarsa da, Yahya’nın haydutları baskın gelir. Tekne denize açılır, katiller arkadan başka bir tekneyle yetişerek hepsini kurşunlayıp, süngüleyip sulara atarlar. Katliam 1921 yılı Ocak (Kânunisani) 28’i 29’a bağlayan gece vuku bulmuştur. Ankara hükümeti olayı deniz kazası diye açıklar. Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, 28-29 Ocak 1921’de bir kez öldürüldü ancak kayıkçılar kethüdası Yahya Kâhya’nın esir aldığı Maria Suphi ise iki buçuk yıl boyunca işkencelerle, aşağılanmalarla ve tecavüzlerle yüzlerce kez öldürüldü. Maria Suphi yoldaşları öldürüldükten sonra yaklaşık 2,5 sene kadar yaşadı. Bu süreçte erkek egemenliğinin en acımazsız şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Aslında ona yapılanlarla düzene baş kaldırmak isteyenlere, iğrenç cinsiyetçi bakış açılarıyla “kadınlarınızı da işte böyle yaparız” mesajı verildi.